“Belki de bize en yakın şey ölüm fakat bu beni korkutmuyor,
haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz”
(Maria Teresa Mirabel 1936)
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü; 1999 yılında kadına yönelen her türlü şiddete karşı toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu kararı ile ilan edilmiştir. Bu günün 25 Kasım olarak belirlenmesinin nedeni 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde meydana gelen bir olayda üç kız kardeşin vahşice öldürülmelerine dayanmaktadır.
Cinsiyete dayalı şiddetin kadınların erkeklerle eşit olarak hak ve özgürlüklerini kullanmalarını ciddi şekilde engelleyen ayrımcılık biçimi olarak ifade edilmekte olup kadına yönelen şiddetin kamusal ve özel alanda karşımıza çıkarak kadınların fiziksel, ruhsal, sosyal, cinsel ve ekonomik açıdan zarar görmesine ve onurunun zedelenmesine yol açmaktadır. Ayrıca kadına yönelen şiddet , temel insan haklarının ihlal edilmesine yol açan bir insan hakları meselesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kadına yönelen her türlü şiddet; toplumsal açısından yıkıcı etkisi bulunan küresel bir olgudur. Bugün ülkemizde kadına yönelen şiddetin giderek arttığını, temel insan hakkı olan yaşam hakkının ihlal edildiğini endişeyle gözlemlemekteyiz. Başta İstanbul Sözleşmesinden çıkılması olmak üzere kanunlarla güvence altına alınan kadın haklarına ilişkin düzenlemeleri zedeleyen her türlü kararı endişe içerisinde takip etmekteyiz. Toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı davranarak kadını özgür bir birey olarak görmeyen ve “ birinin annesi ,birinin eşi, birinin kızı” olarak kadını sınırlandıran bir zihniyetin oluşmasına yol açacak her türlü karar ve politik uygulama ,kadını daha fazla şiddete açık hale getirmektedir.
Kadına yönelen her türlü şiddetin önlenmesi ve şiddete uğrayan kadınların korunması devletin sorumluluğu altındadır. Kadına yönelen şiddetin önlenmemesi ve şiddete uğrayan kadınların korunmaması tamamen politiktir. Kadına yönelen şiddetin önlenmesinde yasal düzenlemelerin eksiksiz uygulanması mutlaktır. Yasal düzenlemelerdeki eksiklikler ve tutarsızlıkların, etkin yargılama yapılmaktan kaçınıldığının farkında olarak yasaların etkin uygulanmasını sağlama mücadelemizi kararlılıkla yürütmek için sahada , kadınların yanındayız.
Kadına yönelen şiddetin önlenmesi için devletin çok yönlü ve bütüncül politikalar üretmesi ve bu politikaları etkin ve kararlı bir şekilde yürütmesi gerekmektedir.
Kadına yönelen şiddetin önlenmesi için Türk Medeni Kanunu, 6284 sayılı Kanun, Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın haklarının tüm kurum ve kuruluşlarla eksiksiz uygulanması, Aile Hukuku ve kadına karşı şiddet alanlarında uzlaşma ve arabuluculuk uygulamalarının kabul edilmemesi, nafaka konusunda da süreli nafaka getirilmesine yönelik yasal bir değişiklik yapılmaması ve İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe sokulması öncelikli taleplerimizdir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.”
Zonguldak Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesi ile kadına yönelen her türlü şiddetin son bulduğu ve hak ve özgürlüklerden yararlanma noktasında cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir dünya temenni ediyoruz. Cumhuriyetimizin kadınlara sunduğu haklardan asla vazgeçmeyeceğimizi,
Kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.