Basın Açıklaması

Bilindiği üzere, özgürlük kavramı genel olarak “birşey yapabilmek önünde bir engelin olmaması” biçiminde tanımlanabilir.
Buradan yola çıkılırsa, fikir ve fikri açıklama hürriyeti, -asıl olarak- engel olunmayacak denli geniş ve yalıtılmış bir alanla donatılmalıdır.
Hakkında duraksama olmayan husus; fikir hürriyetinin en önemli kapılarından birinin basın özgürlüğüne açıldığıdır. Ve yine basın hürriyeti haber yapma ve yorumda bulunma hakkının da icrasını özne yapar.
HAKLAR VE SORUMLULUKLAR ARASI DENGE MEKANİZMASI SORUNU HALLEDİLMELİDİR: Diğer yandan, birey /toplum hakları ile “güvenlik” opsiyonları ve/ veya çalışmaları arasında bir “dengenin varlığı” aranmalıdır.
Basın hürriyeti, haber yapma / yorum yapma ekseninde işlerken, bir yanda kamu adına gözetleme ve denetleme yapma, diğer yanda haber alma hakkı da bu işlerliğin sağlıklı devamı halinde anlam kazanır. Karşılıklı bu beslenme, denge mekanizmasının varlığını gerekli kılar.
Özet olarak, güvenlik alanındaki düzenlemeler ile özgürlükler alanındaki müktesebat karşılıklı denge ve fren mekanizmalarına sahip bir hukuk düzenini arar. Gerçek hukuk devleti de böylesi bir zemin üzerinde bina edilir. Aksi yapı, hukuk dışındadır ve hukuka uygunluk kazanamaz.
KATALOG SUÇ KAVRAMI HUKUKA UYGUN DEĞİLDİR: Öte taraftan, Ceza Muhakemesi Kanununda 100.maddede ifade bulan katalog suç kavramı “yaşadığı” sürece, katalog suç kapsamında kalan suçlar için tutuklama sebeplerinin varlığı esas sayıldığından otomatik tutuklama kaçınılmazdır. Ve artık katalog suç kapsamında yer alan suç isnatları tutuklamayı kaçınılmaz kılmaktadır.
HAK VE HÜRRİYETLERİ GELİŞTİRECEK İÇTİHATLAR MAHKEMELERİN İLGİ ALANI OLMALIDIR: Bu noktada kanundan ayrık bir içtihat oluşumu hukukun gelişmesi adına da beklenendir, realist gerçekçi hukuk anlayışının izlerini güçlendirmesi bakımından zorunludur da.
O halde, Cumhuriyet Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni ve Ankara temsilcisinin katalog suç düzenlemesine dahil atılı suçlardan dolayı tutuklamaları, hak ve özgürlükler ile güvenlik değerleri arasındaki dengeyi ve karşılıklı fren mekanizmasını ihlal eder niteliktedir. Bu karar, haber ve yorum yapma hakkı ile haber alma hakkının da, kısaca basının kamu yararını gözetmesi ilkesine de uyarlık taşımamaktadır.Tutuklama yönüyle verilen karar hukuka uygun olarak nitelemekten uzaktır.
AİHM İÇTİHATLARI ÇERÇEVESİNDE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ASILDIR: Anayasanın 90. maddesi gereğince , İç hukuk kuralı haline gelmiş bulunan AİH Sözleşmesi ve mahkeme kararları, basın organlarına yönelik sınırlandırmaları ve kısıtlamaları istisnai bulmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Radyotwist/Slovakya adlı davasında, “İfade özgürlüğü, demokratik toplumun en önemli temellerinden birisini oluşturur. Bu özgürlük sadece olumlu bilgi ve fikirler için değil; kızdıran, şok edici ve rahatsızlık veren bilgi ve fikirler için de geçerlidir”.
Basının kamusal değerde gözetim görevi de olduğundan, bu noktada basın organları sorumlularına verilecek cezaların bu kamu yararı ve hizmeti anlayışını aksatmaması da gerekir.
AİHM’nin anılan kararı bu noktaya da işaret eder: ” Basına verilen cezanın yaratacağı “caydırma etkisi”nin, gelecekteki gözetim işlevine ilişkin performansını olumsuz etkleyeceği dikkate alınmalıdır”.
Tabii haklardan sayılacak fikir hakkı ve özgürlüğünün sağlam temellere kavuşması adına, özellikle mahkemelerimizden realist, olması gereken, hak ve özgürlükleri geliştirecek yeni bir içtihat yaratma çıkışı bekliyoruz.
Kamu yararı, kamu yararı adına kısıtlanamaz.

Av.İbrahim Kerem ERTEM
Zonguldak Barosu Başkanı