Birlik ve beraberlik ve dayanışma ruhu ulus olmanın olmazsa olmazıdır. Diyanet İşleri Başkanı Anayasanın 136,maddesi ile “siyasi anlayış ve düşüncelerin dışında kalarak dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek görevi yerine getirir.”şeklinde görevi tanımlanmış birinin, devlet kurucu önderine ve bu kavramlara karşı bir açıklama yapması kabul edilemez. Dinlerin temeli barıştır. Bu anlayış ise dini savaşların kutsal nedeni haline getiren bir anlayıştır.
Sanki yüzyıllardır kaybedilen toprakların sorumlusu Sakarya’da düşmanı durduran Türk Ulusu ve büyük önderi Mustafa Kemal değilmiş, Sevr yokmuş, İstanbul işgal edilmemiş gibi bir kin ve nefretle Cumhuriyetle hesaplaşma kimsenin haddi değildir.
İstanbul’a vizeyle girmeyi, Ayasofyanın tepesindeki çanı seyretmeyi bugünkü özgürlüğüne tercih eden, Emevi halifelerini bile anarken kendisine özgür yaşadığı bu topraklarda bulunduğu Diyanet İşleri Başkanlığını kuranı lanetlemek asla kabul edilemez.
Bu toprakları gavurdan, sömürgeciden, işgalciden, din simsarlarından kurtaran millete önderlik, şanlı ordumuza başkomutanlık yapann ulu önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’e “Vakıf malı dokunulmazdır.Dokunanı yakar.Vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar.”sözleriyle saldıran Ali ERBAŞ Diyanet İşleri görevinde bulunamaz.3.3.1924 yılında toplumu aydınlatmak ve ibadethaneleri yönetmek amacıyla kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı 19.12.1936 da Ayasofya’nın Camii Kebir olarak tescil edilip Ebulfeth Sultan Mehmet Vakfına verilişi kimin zamanında olmuştur?Tüm bu gerçeklere rağmen bu sözleri sarf eden biri bu görevde ifade ettiğimiz gibi bulunamaz. Tüm Barolar süreç istifayla sonlanana dek konunun takipçisi olacağız.
