Ege ve Marmara Bölgesi Genişletilmiş Baro Başkanları Toplantısında Alınan Kararların Tamamına Zonguldak Barosu Olarak Katılmaktayız

Ege ve Marmara Bölgesi Genişletilmiş Baro Başkanları toplantısı, 10-11 Ağustos 2018 tarihlerinde Aydın Barosunun ev sahipliğinde Didim’de yapıldı. Toplantıda, mesleki konular ve ülkedeki hukuk ve adalet alanlarındaki önemli gelişmeler değerlendirildi.

Toplantıdan sonra kamuoyuna toplantı sonuç bildirgesi açıklandı.

Tüm katılımcıların imzaladığı bildirge şöyle:

Ülkemizde yaşanan ekonomik krizi değerlendiren Baro Başkanları, bir süper gücün emperyalist küstahlığı ile karşı karşıya bulunduğumuzu tespit etmektedirler. Bu aşamada, gelinen noktaya dair eleştirilerini saklı tutan baro başkanları, krizin aşılması bağlamında iktisaden yapılması gereken düzenlemeleri yeterli kılabilecek en önemli değişikliğin, “yapısal reform” başlığı altında “yargı reformu” olduğuna işaret etmektedirler. Yargının güvenilir olabilmesi, onun bağımsız ve tarafsız olması ile olasıdır. Baro Başkanları, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı noktasında, sadece kendi yurttaşlarına değil, dünya kamuoyuna da güvence verilmedikçe, krizin aşılabilmesinin olası bulunmadığı kanısındadırlar.

Bu bağlamda; 16 Nisan ve 24 Haziran süreçlerinin ihtiva ettiği“rejim değişikliği”, somut görüntü itibariyle hukuk devleti iddiasını yok etmiştir. Özellikle de, kuvvetler ayrılığının birliğe dönüştüğü bir düzlemde, devlet yönetiminde hukuk ağırlığı yitirilmiştir. Hukuk, krizlerin aşılmasının momentumudur. Onu krizin bir parçası ve nedeni olarak görüp gözetmek ve siyasal stratejilerin uygulama alanı olmaya yöneltmek, hukuk güvensizliği yaratacaktır ki, orada bunalım da kaçınılmaz olacaktır. Yürütmenin siyaseten ihtiyaç duyduğu zamanlarda, bizzat yürütme tarafından atananların tutuklama ve tahliye kararı verdiği bir düzlemde, kutsiyet atfettiğimiz pek çok değer tahrip olmaktadır. Başka ülkelerin başbakanlarının ülkemizi ziyaretlerinde, cezaevindeki yurttaşını alıp götürebildiği ortamlar, yargı sözcüğünün anlamını değiştiren uğraşlardır.

Yargı bileşenlerinden hâkim ve savcıların mesleğe kabulü ile başlayan, atama ve yer değiştirmelerinden disiplin soruşturmalarına kadar uzanan geniş bir açının güven vermediği atmosferde, hukuk gelişip serpilmez, yetişip büyümez. Laik eğitim düzeninden hızla uzaklaşılmış olması bu gerçekliğe eklemlenince, gelinen noktanın vahameti de büyümektedir. Nitekim yüzden fazla hukuk fakültesinin yetersiz eğitimlerinin geleceği biçimlendirmesi olası ise, bu biçimlenmenin ideal olamayacağı son derece belirgindir. Son kez YÖK tarafından alınan karar ile üniversite tercihlerinde hukuk fakültelerinin ilk 190.000 düzeyine çıkartılmış olması da, geleceğin tahayyülü açısından iyimser olmayı güçleştirmektedir.

Baro Başkanları, bir yargı reformuna olan ihtiyacı ifade etmeyi, bugün tarihe düşülen not olarak değerlendirmekte ve önemsemektedirler.

Ülkemizde 18 Temmuz 2018 tarihi itibariyle OHAL rejiminin sona ermiş olmasını değerlendiren Baro Başkanları, anayasaya aykırı olarak yapılan değişiklik ile OHAL’in 3 yıl süre ile uzatıldığını tespit etmektedirler. Kamu görevlilerinin kovuşturmasız ve savunmasız olarak görevden alınması ve gözaltı sürelerinin anayasaya rağmen uzatılması, yeni dönemin hukuk algısını ortaya koymaktadır. OHAL sürecinin yarattığı insan hakları ihlallerinin aşılmasının, hukuk güvenliğinin yeniden tesisi ile mümkün olabileceği gözetilmemiştir. Keza, süreç içerisinde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin düzenlemeleri de, anayasaya aykırı bir dizi değişiklik içermektedir.

İdare Mahkemelerine atanacak yargıçların hukukçu olması zorunluluğuna dair % 20’lik oranı kaldıran, herhangi bir fakülteden mezun olan herkesin hâkim olmasının yolunu açan, bakan yardımcılarının Anayasa Mahkemesi ve yüksek yargıda görev alabilmelerine olanak sağlayan düzenlemeler de aynı algının sonucudur.
Baro Başkanları, gerek içinde bulunduğumuz koşulları ve gerekse geleceğe yönelik öngörülerinin süreçlerini değerlendirirken, avukatlık mesleğine ilişkin siyasal iktidar kaynaklı karşıtlığın süregeldiğine işaret etmektedirler.

Avukatlar tarihsel süreçlerde, otoriterleşmenin en temel göstergelerinden birisinin, bu mesleğe yönelen saldırılar olduğunun bilincindedir. Sıkıyönetimler, DGM’ler, Özel Yetkili Mahkemeler, Sulh Ceza Hâkimlikleri ve OHAL süreçlerinden aldığımız derslerle uluslar arası alandaki göstergeler, bu gerçekliği tüm çarpıcılığı ile ortaya koymaktadır. Ancak aynı göstergeler, olağanüstü dönemlerde avukatlara ve onların örgütü olan Barolara mücadeleyi dayatmaktadır. Baro Başkanları, bu süreçte de aynı yöntemi uygulamayı tarihsel bir görev olarak görmektedirler.
Baro Başkanları, içinde bulunduğumuz kritik dönemde avukatların mesleki sorunlarını geniş bir çerçevede tartışmış olmalarına karşın, içinde bulunduğumuz bu kriz ortamında sorunları kamuoyu ile tartışmak yerine, çözüm önerileri konusunda vardıkları görüş birliğine dair kararlılıklarını vurgulamışlardır.

Hukuk Devleti idealimiz gerçekleşene kadar mücadele edeceğiz.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

 

Adana Barosu Başkanı Av. Veli Küçük,

Afyonkarahisar Yönetim Kurulu Üyesi Av. Canan Kestioğlu,

Ankara Barosu Başkanı Av. Hakan Canduran,

Antalya Barosu Başkanı Av. Polat Balkan,

Aydın Barosu Başkanı Av. Gökhan Bozkurt,

Balıkesir Barosu Başkanı Av. Erol Kayabay,

Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun,

Çanakkale Barosu Başkanı Av. Bülent Şarlan,

Denizli Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av.Halil Akçil,

Edirne Barosu Başkan Yardımcısı Av. Kaan Polat,

Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez,

Isparta Barosu Başkanı Av. Gökmen Hakkı Gökmenoğlu,

İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu,

İzmir Barosu Başkan Vekili Av. Mustafa Çetin,

Kırklareli Barosu Başkanı Av. Turgay Hiniz,

Kocaeli Barosu Başkanı Av. Sertif Gökçe,

Manisa Barosu Başkanı Av. Ali Arslan,

Mersin Barosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz,

Muğla Barosu Başkanı Av. Cumhur Uzun,

Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan,

Uşak Barosu Başkanı Av. Gürcan Sağcan

Yalova Barosu Başkanı Av. Hakan Gergeroğlu