Toplumdaki her sorunun bizimde sorunumuz olduğu öncelikle bilinmelidir. Bu konuları da zaman zaman gündeme taşıyacağımız .
Bugün kısaca yargının sorunlarına değinmek istiyorum. Geçmişte yüce divan, sıkıyönetim, özel yetkili mahkemeler gibi olağanüstü mahkemelerde yapılan yargılamaların Ergenekon, Balyoz ve kumpas davaları ile 15 temmuz Fetöcü terör örgütü sanıklarının yargılamaları olağan mahkemelerde yapılması nedeniyle her ne kadar yargıda önemli bir değişim olarak görünse dahi, bu defada Hukuk devletinde olmaması gereken, adil yargılamayı etkileyen liyakat ve kadrolaşmalar nedeniyle hukukun üstünlüğü ve insan hakları konusunda ihlaller, yargıda kanunilik ve masumiyet ilkelerinin ihlalleri karşımıza çıkmaktadır. Faillerin ortaya çıkması için yapılan yargılamalarda yargının bu ihlallere ihtiyacı yoktur. Örneğin bugün APO’nun yargılaması konusunda bu tarz tartışmalar yoktur.
Yine hertürlü hukuksuzluğa OHAL uygulamalarına, KHK’larla ilgili yargı denetimi konusunda, nüfus yasasında yapılmak istenen nikah kıyma yetkisine ilişkin değişikliklere her şeye rağmen değerlendirmeler ve en güçlü itiraz TBB, Barolar ve avukatlardan gelmekte olup, gelmeye devam edecektir. Bu nedenlerle oldum olası iktidarların uzak durduğu savunma mesleği, bugün dünden daha da fazla uzaklaştırılmış, sessiz kalmamıza yönelik girişimler yoğunlaşmıştır.
Toplum barışının vazgeçilmez öğelerinden biri bilindiği gibi adil yargılanma hakkıdır. Buda yargının siyasi otoriteye bağlı olmaması ve otoriteye cevap verebilecek kadar bağımsız ve tehditlere göğüs gerebilen avukatlığın dışlamamasıyla ortaya çıkar. Maalesef dışlama ve terbiye edilmiş avukatlık modeli yaratmaya çalışma bir gerçektir. Adeta savunma savunulacak hale getirilmiştir Bu konuda sorumsuzluk, hakim savcı kapıları, avukatlara kapatılan park alanları vs. gibi avukatların hakları konusunda cesaretli ve aktif duruş sergilemeyen hakim ve savcıların rolünün bulunduğu da bir gerçektir. Bu durumun aynı zamanda hakimlik ve savcılık sıfatlarının da içini boşaltacağı bilinmelidir. Yine bilinmelidir ki devlet adaletle kaim olup adalete ulaşımın temelinde yargı, yargının yargı olabilmesinin temelinde de savunma, avukatlık vardır.
Avukatlar bugün bu nedenlerden ötürü birçok sorunla karşı karşıya bırakılmıştır. Avukatların meslek alanlarının genişletilmesi gerekirken daraltılmaktadır. Yine ayrımcı girişimler vardır. Uzlaşma arabuluculuk alanlarının genişletilmesi, avukat bulundurma mecburiyeti olan anonim şirketlerin takibinin yapılmaması, U YAP’ ’ in hakim savcılara ücretsiz avukatlara ücretli olması, emekli ücretlerindeki uçurumlar, serbest dolaşım hakkı bulunan avukatlara yeşil pasaport verilmemesi, KDV oranlarının yüksek oluşu, sorumsuzca ticari amaçlı hukuk fakültesi açılması , sınav şartı konulmaması, avukat sayısının beş yıl sonra yüzelibin olacak olması gibi
Avukatlık bir mücadele mesleğidir. Adnan Yücel’in şiirindeki ifadeler adeta avukatlık için söylenmiştir ve böyle olduğu da herkesçe bilinmelidir.
Bugünlerden geriye bir yarına gidenler , Birde yarınlar için direnenler kalır.
Bundan böyle de Zonguldak Barosu’nun insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün, Atatürk ilke ve devrimlerinin ve Cumhuriyet’in kazanımlarının takipçisi ve savunucusu olacağını ifade ediyor, bu vesile ile tüm halkımızın ve meslektaşlarımın Cumhuriyet Bayramını da kutluyor saygılar sunuyorum.
Av.Özel EROĞLU
Zonguldak Barosu Başkanı